Kayıtlar

Ticaret Hukuku etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İpotek Dilekçesi

 …BÖLGE TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ’NE .......... İPOTEK VEREN T.C.  No : İsim : Adres :………………………………………………. Baba adı : Ana adı : D.Yeri ve Tar : Nüf. Kayıtlı Old. Yer : Cilt- Aile- Sıra No : CüzdaN Seri -No : LEHİNE İPOTEK TESİS EDİLEN Ünvanı : Adresi : Ticaret Sicil : Yetkililer : GAYRİMENKULÜN İli İlçesi Mahallesi Mevkii Pafta 3 Ada Parsel Niteliği 2 KATLI 2 DAİRELİ BAH. KAR. BİNA Yüzölçümü 189.43 metrekar Kat  1 Kat İrtifaklı Bölüm Niteliği Kat   İritfakl Bölüm No Yevmiye No Cilt No Sahife No Yukarıda özellikleri belirtilen,, gayrimenkulümün tamamını, ........... adresinde faaliyette bulunan .......................... ‘nin ürettiği veya sattığı çeşitli  ürünlerini .... adresinde kain ............... isimli mağazasında pazarlayan,  ..................... (Esnaf Sicil No:.............., TC No: ....................), lehine ipotek tesis edilen, ............ ‘den  satın aldığı - alacağı mal v

Vergi hukukunda tebliğ kavramını açıklayınız?(VERGİ USUL KANUNU Madde 21)

Resim
Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.

2005 yılına ait,Su borcu 6 yıl sonra talep ediliyor.Konut 2006 yılında satıldı. 6 yıl boyunca İSKİ hiç bir talepte bulunmamıştır..6183 sayılı kanun 102 ve 103 Md. gereği zaman aşımına girmez mi?

İSKİ , İGDAŞ gibi kuruluşlar kamu hizmeti görmekle birlikte sundukları hizmetler nedeni ile yurttaşlarla yaptıkları sözleşmeler idari hizmet sözleşmelerin bir alt türü olan abonelik sözleşmelerine girer. İdari hizmet sözleşmelerinin ortak özelliği özel hukuk sözleşmesi sayılmalarıdır. Yani İSKİ veya İGDAŞ kamu idaresidir. Ama vatandaşla yaptıkları hizmet tedariği sözleşmesi özel hukuka tabidir. 6183 sayılı AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN özel hukuka tabi alacaklara uygulanmaz. Bu husus 6183 sayılı kanunun 1. maddesinde haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve sözleşmeden doğan alacaklar kamuya ait olsa dahi özel hukuka tabidir şeklinde açıklanmıştır. Özel hukuk alacaklarında vekalet, hizmet, otelcilik v.b. özel durumlar haricinde zamanaşımı 10 yıldır. Türk Borçlar Kanununda abonelik sözleşmeleri için özel bir zaman aşımı süresi öngörülmediğinden zaman aşımı süresi 10 yıldır.

Tescilin Yaratıcı veya Açıklayıcı Olması Ne anlama Gelir?

Resim
www.toprakhukuk.com Bazı durumlar vardır ki ticaret odasında bulunan sicil memurluğu tarafından tutulan ticaret siciline (tacirler defterine) tescil olunmadığı (yazılmadığı) sürece vücut bulmaz (yapılmamış -yok sayılır).  Kollektif, Komandit, Anonim ve Limited şirketler sicile tescil ile tüzel kişilik kazanırlar. (kurulmuş sayılırlar) Ortakları ve şirketin ana sözleşmesi (kuruluş belgesi) ancak tescil edilirse değiştirilebilir. İşte bu durumlara tescilin kurucu ya da yaratıcı etkisi adı verilir. Bazı durumlar vardır ki sicile yazılmasının amacı üçüncü kişilerin (diğer insanların) haberdar edilmesi (duyurma) amacını taşır.  Sözgelimi yönetim kurulumuz şirketimizi yönetecek bir genel müdür ile  anlaşma yapmış olsun. Genel müdürümüzün işe başlayıp şirketi yönetmesi için ticaret sicile tescil şart değildir.  Tescil edilmese de genel müdür şirketi yönetir ve temsil eder. Ya da bir şahsı işletmesi veya adi ortaklık kurulduğu tescil sadece üçüncü kişileri haberdar etmek amacı

ALİUD NEDİR?

Resim
www.toprakhukuk.com Sözleşme dışı sorumluluk halleri: “kusura dayanan sorumluluk”, “kusursuz sorumluluk” ve “fedakârlığın denkleştirilmesine dayanan sorumluluk” olarak sayılabilir. Davalıların kusura dayanan sorumluluklarından söz edebilmek için Fiil, Hukuka Aykırılık, Zarar, Kusur, Uygun (illiyet) nedensellik bağı koşullarının oluşması gerekir. Bazı hallerde yukarıda sayılan sorumluluk şartlarından KUSUR şartı aranmaksızın da sorumluluğun doğabileceği kabul edilmektedir. Bu hallere öğretide olağan sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu adı verilmektedir. 2918 sayılı Kanun, araç sürücüsünün kusur sorumluluğu yanında işletilme halindeki motorlu araçlar nedeniyle kusursuz sorumluluk hali de öngörmüştür. 2918 sayılı kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasında işleten ile işletenin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebe

Borç ilişkinde tarafların değişmesi mümkün müdür?

Borç ilişkisinin hem alacaklı hem de borçlusunun değişmesi mümkündür.  Tarafların değiştiği halleri, alacak ve borcun miras yoluyla geçmesi, bir malvarlığının ya da bir işletmenin aktif ve pasifiyle devri, işletmelerin birleşmesi veya şekil değiştirmesi olarak saymak mümkündür. Aynı şekilde bir alacak devredildiğinde alacaklının, bir borç başkası tarafından üstlenildiğinde ise borçlunun değişmesi söz konusu olmaktadır.

Sigortacının rücu hakkının kullanabileceği zamanaşımı süresi nedir?

Eski Borçlar Kanunu döneminde rücu davalarında uygulanacak zamanaşımı süresi konusunda, Borçlar Kanununda açık bir düzenleme bulunmadığından, bir alacağın doğumuna yol açan borç ilişkisinde, özel bir zamanaşımı süresi belirtilmemiş ise uygulanacak hüküm, BK.nun 125. Maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olacağı görüşü mevcuttu.   Yeni Türk Borçlar Kanunu’nu 73. Maddesi ile rücu davalarında zamanaşımı tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak 2 yıl olarak belirlenmiş ve her halde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak 10 yıl ile sınırlandırılmıştır.

Sigortacının rücu alacağını kazanma koşulları nelerdir?

Resim
www.toprakhukuk.com Kural olarak bir borç alacak ilişkisinde, alacaklının yer değiştirmesi halinde borçlunun durumdan haberdar edilmesi gerekir.  Bazı hallerde ise bildirim gerekmeksizin, yasa gereği halefiyet söz konusu olur. Bu gibi durumlara özel halefiyet hâlleri denilmektedir. Bunlar, birden fazla borçlusu bulunan bölünmez bir borcu ifa eden bu borçlulardan biri lehine (TBK 85/111), müteselsil borçlular lehine (BK 147/1), kefil lehine (BK 496), özel ve sosyal sigortalarda sigortacı lehine (TTK 1301; 506 SSK 26/1) öngörülen halefiyet hâlleridir.  Sigortacının rücu hakkını kazanma koşullarını: A. Zararın sigorta teminatı kapsamında olması; B. Zarar görenin dava hakkının mevcut olması; C. Sigorta tazminatının ödenmiş olması ; olarak saymak mümkündür. www.toprakhukuk.com

Kırk ambar sözleşmesinin çarter sözleşmesinden farkı nedir?

Deniz taşıma işlerinde taşıyana ödenen ücrete navlun adı verilir. İşte taşıyanının, navlun adı verilen bir ücret karşılığında, kendisine emanet edilen bir eşyayı denizdeki tehlikelerden koruyup ve eşyanın bakımını sağlayıp, deniz yolu ile bir limandan diğer bir limana taşımayı üstlendiği sözleşmeye ise navlun sözleşmesi adı verilir. Navlun sözleşmesinde geminin tamamı taşıtana tahsis edilmeyip sadece parça mal olan belirli bir yükün deniz yoluyla bir yerden başka bir yere taşınması amaçlı navlun sözleşmelerine ise Kırkambar sözleşmesi adı verilir. Taşınan şeyin parça başı olmasından kasıt ile de paketli, kolili ya da çuvala konulmuş olması değildir. Önemli olan husus taşınan yükün miktarının, ölçü ya da sayı olarak bilinmesidir. Denizde iki liman arasında düzenli seferler yapan gemilerin bazı ambarları boş kalmış ise boş kalan ambarları doldurmak adına taşıyanın, 250 ton kum taşımayı kabul etmesi halinde kırk ambar sözleşmesinden söz edilmiş demektir. Kırkambar sözleşmesi yapılırk

Tacirler arasında öngörülen cezai şartın indirilmesi istenebilir mi?

Resim
B.K.'nun 161/3. maddesi hükmüne karşı olarak Ticaret kanunu'nun 24. maddesi ile tarafların ceza miktarını serbestçe tesbit edebilecekleri esası kabul edilmiştir. Ceza tutarı borçlunun taahhüdünden elde edeceği menfaate tecavüz etse bile cezanın indirilmesi düşünülemez. Ancak T.K.'nun 24. maddesi ile tacir olan şahsa ve akdine tanınmış olan bu akit serbestisi bütün akitler için sınır çekmiş olan B.K.'nun 20. maddesi ile tahdit edilmiştir. (T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1970/1053 K. 1974/222 T. 20.3.1974) Tacir olan davalı cezai şartın indirilmesini isteyemez. Ancak cezai şart tutarı firmanın mahvolmasına yol açacak derecede ağır ve yüksek ise sözleşmelerin ahlak ve adaba aykırı olamayacağı ilkesi çiğnenmiş sayılacak ve sözleşme geçersiz sayılacaktır. Sözleşmede yazılı bulunan cezai şart miktarının ekonomik mahva yol açacak derecede ağır olup olmadığı tacirin  gerek ilgili yıl ve gerekse önceki yıllara ait bilanço kayıtlarının incelenerek cezai şart miktarı ile to

Tüketici Kredilerinde Dosya Masrafının İadesi Dilekçe Örnekleri ve Yargı Kararları

Resim
www.toprakhukuk.com Dosya Masrafı (Hakem heyeti Dilekçe) Örneği T.C. …………………… KAYMAKAMLIĞI (Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı’na) Şikâyet Eden                          :                   Adresi                                     : E- Posta & Telefon                 : Şikâyet Edilen            : Adresi                                     : Şikâyetin Parasal Değeri      : Şikâyetin Tarihi                     : Şikâyetin Konusu                   : Dosya Masrafı adı altında alınan “……….. .-TL” bedelin tarafıma iadesi talebimdir.. (4077/6. Ve 10. maddeleri) Açıklamalar                            : 1-)…………………. Bankası, ……………… şubesinden … /… /….. tarihinde ………………… adı altında ……………………….. – Türk Lirası nakit ödemeli kredi aldım. 2-)Banka ile işbu krediye ilişkin olarak sözleşme imzalamış bulunmaktayım. Ancak bu sözleşmenin bir örneği tarafıma verilmediği gibi önceden hazırlanmış matbu sözleşme olması dolayısıyla sözleşmenin içeriğine mü

Şirket ortakları tacir midir? Çocuklar tacir sayılır mı?

Resim
Tacir sayılmak için ortada gerçek anlamda işletilen bir ticari işletme olmalıdır. Bu işletme kimin adına işletiliyor ise tacir odur. İşleten tacir sayılmaz.  Bir şirketin ortağı tacir değildir. Çünkü işleme faaliyeti tüzel kişiliği olan şirket adına yapılır.  Bir ticari işletme küçük bir çocuk adına işletiliyor ise tacir sıfstı çocuğa aittir. Bu ticari işletmeyi küçük adına işleten veli veya vasi tacir değildir.  Ancak adi ortaklıklar bundan farklıdır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği bulunmadığı için ortaklar hem kendi hem de diğer ortaklar adına hareket ederler. İşletmeyi kısmen dahi kendi adına işletmek yeterli sayıldığı için ortakların her biri tacir sayılır.  Av. Mehmet TOPRAK avukat@mehmettoprak.com Tel.  (212) 527 87 60 Fax.  (212) 527 87 60   Gsm (532) 494 03 66

Ticari işletmelerin merkezi ne demektir?

Resim
Çoğu şirketin fabrikası, deposu, personelin neredeyse hepsi  Gebze ya da Çorlu'da olduğu halde, vergilerini İstanbul'da öderler. Çünkü bir işletmenin idari merkezi yani işletmenin idari, hukuki ve ticari faaliyetlerinin yürütüldüğü yer neredeyse asıl merkezi de orasıdır. İşletmenin üretim merkezi Tekirdağ ya da İzmit ilinde bile olsa idari merkezi İstanbul'fa ise işletme merkezi de İstanbul'da sayılır. Av. Mehmet TOPRAK avukat@mehmettoprak.com Tel.  (212) 527 87 60 Fax.  (212) 527 87 60   Gsm (532) 494 03 66

Kamuya yararlı dernekler tacir midir?

Resim
Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe, Bursaspor, Trabzonspor gibi aşağıdaki listede isimleri yazan dernekler damga vergisi, kdv, kurumlar vergisi, tapu harcı muafiyetlerinin yanında ister devlet teşviği alarak isterse devlet teşviği almaksızın bir ticari işletme işletseler dahi tacir sayılmazlar.  Kamu yararına çalışan dernekler, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar. Liste ve ayrıntılı açıklama için bkz. aso web stesi

Tacir sayılmada fiilen işletme

Resim
Kısmen dahi olsa kendi adına bir ticari işletme bulunan kimse tacirdir.  Ticari işletmenin bizzat tacir tarafından veya onun adına kanuni temsilcisi tarafından işletiliyor olması önemli değildir. Önemli olan ortada gerçekten çalışan bir işletmenin bulunmasıdır. Sırf bir işyerini kiralamış olmak işe başlandığını göstermeyeceği için, tacir sayılmayı da gerektirmez.  Tacir sayılmak için bilfiil yani gerçekten işletilen bir işletmenin varlığı şarttır. Ancak bazı durumlar vardır ki fiilen işletme şartı aranmaz. Çalışmaya başlamadan da tacir sayılmayı gerektiren bu haller kanunda: a.) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, ilan etmek;   b.) Ticari işletmesini ticaret siciline tescil ve ilan ettirmek; olarak açıklanmıştır.  Sayılan bu iki durumdan birinin varlığı halinde, bir kimse henüz işe başlamamış olsa bile tacir sayılır.